Yazar arşivleri: aadmin

YABANCILAŞMA (DEPERSONİLİZASYON BOZUKLUĞU)

Kişinin kendi zihinsel süreçlerinden veya bedeninden ayrıldığı duygusunun olduğu veya bunlara dışarıdan bir gözlemciymiş gibi bakıyor olduğu sürekli veya yineleyen yaşantılar biçimindedir. Bu sırada kendilerini mekanik, rüyada veya bedenlerinden ayrı olarak hissedebilirler.

Bu bozuklukta derealizasyon (yabancılaşma) belirtisi de olabilir: dış dünyadaki nesneleri yabancı veya gerçek dışı olarak algılama. Geçici yabancılaşma herkeste olabilir. Çoğu hasta gerçeklik hislerindeki bozulmanın farkındadır.

Tedavide nörotik belirtiler ön plandaysa kendini tanımaya yönelik psikoterapi hastanın kişiliği, insan ilişkileri, yaşam durumunun değerlendirilmesine odaklanabilir.… Devamı

ÇOĞUL KİŞİLİK (D. KİMLİK BOZUKLUĞU)

Süregiden (kronik) bir disosiyatif bozukluktur. Kişide iki veya fazla kimlik ya da kişilik durumu vardır. Her kişilik kendi içinde oldukça süreklilik gösteren bir çevre ve benlik algısı, ilişki kurma ve düşünce biçimine sahiptir. En az ikisi kişinin davranışlarını zaman zaman denetimi altında tutar. Önemli kişisel bilgileri unutma, sıradan unutkanlıkla açıklanamayacak ölçüdedir. Hemen %100’ü çocuklukta travmatik olay yaşamıştır (en sık fiziksel ve cinsel kötüye kullanım, özellikle de ensest). Ayrıca bu bozukluğa eğilim, çevre etkenleri ve destek yokluğu da hesaba katılmalıdır.

Sıklıkla yanlış tanılarla izlenirler. Bir kişilikten diğerine geçiş ani ve dramatiktir. Kişilikler birbirinden haberli olmayabilirler (amnezi), haberdar kişilikler birbirini arkadaş, eş veya rakip/düşman olarak görebilir.

Tedavide en etkili yaklaşımlar hipnoz veya ilaç destekli görüşmelerle kendini tanımaya yönelik psikoterapidir. Antipsikotik ilaçlar kullanılmaz. Düzelme aşamasında çoğunlukla travma sonrası stres bozukluğu belirtileri çıkar ve antidepresan veya sakinleştiriciler gerekebilir.Süregiden (kronik) bir disosiyatif bozukluktur. Kişide iki veya fazla kimlik ya da kişilik durumu vardır. Her kişilik kendi içinde oldukça süreklilik gösteren bir çevre ve benlik algısı, ilişki kurma ve düşünce biçimine sahiptir. Kişiliklerin en az ikisi kişinin davranışlarını zaman zaman denetimi altında tutar. Önemli kişisel bilgileri unutma, sıradan unutkanlıkla açıklanamayacak ölçüdedir. Hemen %100’ü çocuklukta travmatik olay yaşamıştır (en sık fiziksel ve cinsel kötüye kullanım, özellikle de ensest). Ayrıca bu bozukluğa eğilim, çevre etkenleri ve destek yokluğu da hesaba katılmalıdır.

Sıklıkla yanlış tanılarla izlenirler. Bir kişilikten diğerine geçiş ani ve dramatiktir. Kişilikler birbirinden haberli olmayabilirler (amnezi), haberdar kişilikler birbirini arkadaş, eş veya rakip/düşman olarak görebilir.

Tedavide en … Devamı

YAPAY BOZUKLUK

Yapay bozukluğu olan hastalar istemli olarak tıbbi veya ruhsal bozukluk belirtileri gösterir, öykü ve belirtilerini yanlış tanıtırlar. Tek görünür amaç hasta rolü takınmaktır. Hastaneye yatış temel amaç veya yaşam biçimi olabilir. Tanı için hastayı tanıyan birinden ek bilgi almak önemlidir.

Ruhsal belirtilerle giden yapay bozuklukta sınır (borderline) kişilik bozukluğu olabilir. Dinleyenin ilgi göstermesi hastayı hoşnut eder, belirtiyi pekiştirir. Çelişkili ve yanlış bilgi verirler. Çoğu hasta saygın birinin kimliğini takınır.

Fiziksel belirtilerle gidiş ön plandaysa hastane bağımlılığı, cerrahi girişim bağımlılığı, profesyonel hasta sendromu gibi adlarla anılırlar. İlaç veya madde alarak fiziksel belirti oluşturabilirler. İsteyici ve zor hastalardır; hekimi suçlama, dava tehdidi olabilir.

Tedavisi zordur; özgül etkili tedavisi yoktur. Hekim ve tedavi ekibinde güçlü olumsuz duygulara yol açar. Maske düşürücü tavırdan kaçınmalıdır. Birinci basamak (sağlık ocağı) hekimiyle işbirliği yararlı olabilir.… Devamı

BEDENSELLEŞTİRME(SOMATİZASYON) BOZUKLUĞU

Briquet Sendromu olarak da bilinen somatizasyon genellikle 30 yaşından önce başlar ve yıllarca değişik bedensel yakınmalarla devam eder gider. Ruh sağlığı literatüründe “somatizasyon bozukluğu” olarak bilinen bu rahatsızlıkta birçok bedensel belirti ile giden yakınmalar vardır. En az dört alanda belirti ile tanımlanır. Baş, karın, sırt, eklem ağrıları, mide-barsak yakınmaları vardır. Ağrı dışında en az bir cinsel yakınma da eşlik eder. Kadınlarda adet düzensizlikleri, ağrılı adet görme ve bulantı, kusma ile giden gebelikler söz konusu olur. Erkeklerde ise sertleşme bozukluğu ve boşalmayla ilgili bozukluklara sıkça rastlanır.

Ayrıca ağrı dışında mide-barsak hareketlerinde bozulmadan bulantı kusma ve ishale varan belirtiler sıkça görünür. Ancak burada görülen belirtilerin zannedildiğinin aksine amaçlı olarak ortaya çıkarılmadığının bilinmesi gerekir. Amaçlı olarak belirtileri çıkaranlar kişiler somatizasyon bozukluğu tanısını almazlar.

Somatizasyon bozukluğunda yaşanan bu bedensel yakınmalar bilinen herhangi bir tıbbi duruma bağlı değildir. Yani bu şikâyetlerle başvurulan hekimler belirtilerin ardında herhangi bir hastalık bulamamaktadırlar.

Bu hastalar genellikle yakınmalarını renkli ve abartılı kelimelerle dile getirirler ve genellikle aynı anda aynı hastalık için birçok hekime başvururlar bu yüzden karışan tedaviler bazen hastalığın seyrini bile etkiler ve hastalık tablosu hekimin de kafasını karıştırır. Bu yüzden de uzayan ve bitmeyen bir tedavi süreci hasta için hem madden hem de manen bir yük olur.

Mevcut yakınmalar sık sık film çektirmeye ya da hekime müracaat etmeye yol açar. Yakınmalarla uyumlu bir laboratuar bulgusu ise çoğunlukla yoktur. Bu nedenle de hastalar hastalıklarının tıp tarafından bile keşfedilemediğinden yakınırlar. Bazen geriye dönüp bakıldığında bir yığın müdahalelerde bulunulduğu fark edilebilir. … Devamı

SİNİRSEL BAYILMA(KONVERSİYON BOZUKLUĞU)

Bilinen bir nörolojik veya tıbbi hastalıkla açıklanamayan bir veya daha fazla nörolojik belirtinin bir arada olmasıyla belirli bir bozukluktur. Felç, körlük ve konuşamama en sık görülen belirtileridir. Belirtiler duyusal, motor ve nöbet belirtileri olarak 3 kümede yer alır. Duyusal olanlar; kol-bacaklarda duyu kaybı, uyuşma-karıncalanmalar, vücudun sağ ya da sol tarafını tutan duyu kayıpları, sağırlık, körlük şeklindedir. Motor belirtiler yürüyüş bozukluğu, kas zayıflığı ve felci içerir. Bir, iki veya bütün kol-bacaklar tutulabilir. Sara hastalığını andıran nöbetler olduğu gibi hastaların üçte birinde saranın bir türü aynı zamanda bulunabilir. Hastalık sonucu görev ve zorunlulukların gevşetilmesi, destek alma, hastalık yoluyla denetleme gücü kazanma olabilir.

Tedavide kendini tanımaya dönük veya destekleyici psikoterapi önceliklidir. Terapide hem ilgi hem de otorite sağlanmalıdır.… Devamı

AĞRI BOZUKLUĞU

Vücutta bir veya daha çok yerde tıbbi ve nörolojik nedenlerle açıklanamayan ağrı vardır. Sonunda ağrının başlangıcı, şiddeti, alevlenmesi, veya sürmesinde ruhsal nedenlerin rolü olduğu yargısına varılır. Bilinçli bir amaca yönelik veya yalandan yapılmış değildir. 40-50’li yaşlarda zirve yapar. Kol gücüyle çalışılan mesleklerde daha çoktur.

Bilinçdışında ağrıyı hak ettiği duygusuyla ilaçlara yanıt vermeyebilir. Ameliyat isteğinde ısrar edebilirler. Tedavisinde sakinleştiriciler genellikle yararsızdır. Antidepresanlar, davranışçı ve kendini tanımaya yönelik psikoterapi yararlı olabilir.… Devamı

HASTALIK HASTALIĞI (HİPOKONDRİYAZİS)

Bu hastalıkla kişi vücut belirtilerini yanlış yorumlayarak ciddi bir hastalığı bulunduğu veya oluşacağı korkusuyla uğraşır. Yeterli tıbbi inceleme ve beden sağlığı güvencesine karşın düzelme-rahatlama olmaz. En az 6 ay süren bu hastalık kişi için belirgin sıkıntı kaynağı, mesleki, toplumsal işlevsellikte bozulmaya yol açmaktadır. Bazı hastalar duydukları kaygının aşırı ya da anlamsız olduğunu kabul edemezler.
En sık 20-30’lu yaşlarda başlar. Fiziksel hastalık eşikleri ve katlanma güçleri düşüktür. Hasta rolünün kabulü de önemli bir beklentidir. Bu bir kaçış yolu sunar. Hastaların %80’inde ek olarak depresif hastalıklar, bunaltı bozuklukları olur. Hastalık hastalığının uzun sessiz dönemleri olabilir.

Ruhsal tedaviye genellikle dirençlidir. Kendini tanımaya yönelik psikoterapiye fazla yanıt yoktur. Grup psikoterapisi, düzenli ve sık görüşmeler, kanlı tanı ve tedavi yollarından kaçınma, hastalık rolünü pekiştirmeden destekleme tedavi ilkeleridir.… Devamı

VUCUT DİSMORFİK BOZUKLUĞU

Hayali bedensel bir kusur ile uğraşma veya çok ufak kusurların çarpıtılıp abartılmasıdır. Psikiyatristten çok dermatolog, dahiliye veya plastik (estetik) cerrahlara başvururlar.15-20 yaşlarda başlar, %90’ı en az bir depresyon dönemi geçirmiştir.
En sık endişe kaynağı olan beden bölümü burundur. Endişe kaynağı zamanla değişebilir. Aynaya aşırı bakma, yansıtıcı yüzeylerden kaçınma, giyim ve makyajla gizleme çabası, sosyal ve mesleki geri çekilme olabilir.

Tedavide antidepresanlar ve psikoterapi düşünülmelidir… Devamı

BUNALTI BOZUKLUKLARI – GENEL BİLGİLER

Bunaltı (Kaygı / Anksiyete), strese ya da tehlikeye karşı verilen normal psikolojik bir tepkidir. Böylesi zamanlarda, kaygının işlevsel bir doğasının olduğunu söylemek mümkündür, çünkü bu duygu vücudu harekete geçmesi yönünde hazırlarken aynı zamanda performansının daha iyi / başarılı olmasına da yardımcı olur. Buna göre kaygı, çok şiddetli yaşandığında ve kişinin gündelik hayatında yaygın bir şekilde varlığını sürdürdüğünde sorun haline gelir.

Depresyon(çökkünlük) ve bunaltı çoğu zamanda birlikte oluşur. Bunaltısı olan herkes aynı zamanda depresyonda olmamakla birlikte, çoğu depresif hasta bunaltı belirtileri de göstermektedir.

Bazı insanlar sürekli kaygılı (anksiyeteli) değiller mi?

Aslında herkesin “kaygı” için farklı altyapısal özellikleri var. Bir karakter özelliği olarak yüksek kaygı, kalıtımla gelen özelliklerden ya da erken çocukluktaki ilişkilerden kaynaklanabilir. Ayrıca, bu özellik kişilik ile de ilişkilidir.

Bu içsel kaygıya (“sürekli kaygı”) ek olarak, her insanın bir duruma verecekleri tepkinin farklı olabileceğini de unutmamak gerekir. Bazı insanlar çok çabuk kaygılanırlarken, bazıları görünürde hiç de kaygılı olmayabilirler. İnsanların belirli koşullar altında girdikleri kaygılı duruma psikolojide “durumsal kaygı” denmektedir.

Kalıtımsal olarak yüksek kaygıyla sahip olan bir kişinin stresli koşullar altında yüksek durumsal kaygı hissetmeye yatkın olduğunu da söylemek mümkündür.

Kaygı / Anksiyete Belirtileri ne kadar yaygın?

Kaygı belirtileri aslen oldukça yaygındır çünkü her insan zaman zaman bu belirtileri yaşar. Belirli bunaltı bozuklukları ise, yine aynı şekilde beklenenden daha yüksek görülüyor olabilir. Görülme sıklığı genel olarak yüzde beş olarak saptanmıştır.

Kaygının Belirtileri Nelerdir?

Kaygıyı pek çok farklı türde hissetmek mümkündür.

Kaygının psikolojik belirtileri;

  • İçsel gerilim
  • Öfkeli duygudurum
  • Kontrol kaybı algısı
  • Kalp
Devamı

HİPERVENTİLASYON (AŞIRI NEFES ALMA) SENDROMU

Bu sendrom, kimi insanları etkileyen bir takım belirtiler kümesidir. Pek çok hasta ve doktor, belirtiler karşısında durumu, epilepsi(sara hastalığı) ya da kalp krizi gibi, ciddi bir tıbbi hastalık olarak değerlendirme eğilimi gösterirler.

Bir hiperventilasyon nöbeti, hastanın hızlı ve yüzeyel nefesler almasıyla başlar. Bu durum, gerçekten kaygıya neden olan bir şeyin varlığı ile de tetiklenebilir fakat çoğunlukla ortada nefes alış-verişlerin değişmesi için somut bir neden bulunmaz.

Yüzeyel ve sık nefes alışverişler vücudun kimyasını da değiştirir, böylece parmaklarda ve dudak çevresinde karıncalanma hissi (parestezi), ve göz kararması oluşur. Bu da çoğu zaman bayılma ile sonuçlanır. Nefesin gerektiği şekilde dışarı verilmediği, bu tarz bir nefes alış-veriş tekniği aynı zamanda göğüste sıkışma hissine de yol açar.

Bu belirtiler korkutucu olmakla birlikte, tıbbi açıdan tehlikeli değillerdir. Ancak bu durum kaygı hissinin artmasına neden olurken, şiddetli bir kısır döngü yaratır.

Hiperventilasyon kısa bir süre için, bir kese kağıdının içinden nefes alınıp verilmesi ile (naylon olmamalı) kolayca tedavi edilebilir. Bu nefes alma tekniği, fazla nefes alma ile oluşan vücuttaki kimyasal değişimleri düzene tekrar düzene koyar. Bununla birlikte, uzun dönemde, kaygıya neden olan gerçek problemin tespit ve tedavisi ve rahatlama yöntemlerinin öğretilmesiyle asıl tedavi sağlanabilir.… Devamı