Kategori arşivi: Erişkin

UYUM BOZUKLUĞU

Sosyal ve mesleki işlevsellikte bozulmaya yol açan bir psikososyal stres etkenine karşı geliştirilen patolojik davranıştır. Stres etkenleri bir bebeğin doğumu, okuldan ayrılma, evlilik, iş kaybı, boşanma, hastalık gibi normal deneyim sınırındadır.

Stres etkenlerinin başlangıcından sonraki 3 ay içinde, strese bir tepki olarak gelişir. Stres etkenleri veya yol açtığı sonuçlar sonlanırsa belirtiler ek bir 6 aylık süreden daha uzun sürmez. Ergenlerde sıktır fakat herhangi yaşta da görülebilir. Çocuklukta anababa kaybı olanlarda, yeterli ana bakımı almayanlarda yatkınlık vardır.

Tedavisinde destekleyici psikoterapi, antidepresanlar, bunaltı giderici ilaçlar yararlı olabilir.… Devamı

DİSTİMİK BOZUKLUK

Yakınmalar major depresyondakine göre daha az şiddetlidir. Erkeklere göre kadınlarda daha yaygın ve kronik gidişlidir. Başlangıç sinsi olur. Uzun süren stresler ve ani kayıplardan sonra görülebilir. Madde kötüye kullanımı, kişilik bozuklukları ve saplantı-zorlantı bozukluğuyla birlikte görülebilir. İştah azalması, aşırı yeme, uyku sorunları, yorgunluk, öz saygının azalması, yoğunlaşma veya karar verme güçlüğü, umutsuzluk belirtilerinden en az ikisi olması halinde bu tanı düşünülür.

Tedavisinde antidepresanlar yeğlenir.… Devamı

Depresyonda Olan Birisine Nasıl Yardım Edilebilir?

  • Depresif bir kişi için yapabileceğiniz en önemli şey doğru teşhis ve uygun tedavi alabilmesi için ona yardım etmektir.
  • Bir kaç hafta içinde belirtiler azalmaya başlamadan önce tedaviyi bırakmaması için onu cesaretlendirebilir, herhangi bir iyileşme gözlemlenmediği takdirde daha farklı bir tedavi armasına yardımcı olabilirsiniz. Bazı durumlarda, doktor veya terapistten randevuyu sizin almanız ve depresif kişiye randevusunda eşlik etmeniz gerekebilir.
  • Tedavinin bir parçası olarak ilaç tedavisi uygulanıyorsa kişiyi, doktorun talimatlarının dışına çıkmaması ve ilaçla birlikte alkol veya benzeri maddeler almaması için gözetim altında tutabilirsiniz.
  • Duygusal destekte bulunun. Sabırlı, anlayışlı, şefkatli ve cesaretlendirici olun. Depresif kişiyi karşılıklı konuşmalara teşvik edin ve onu dikkatle dinleyin. İfade ettiği duyguları küçümsemeyin veya kötülemeyin ama gerçekliği vurgulayıp umut önerin.
  • İntihar ile ilgili açıklamaları görmezden gelmeyin ve hastanın terapistine bildirin.
  • Yürüyüşlere, sinemaya, açık hava aktivitelerine veya farklı faaliyetlere davet edin. Davetleriniz reddedildiği zaman nazik bir şekilde ısrarcı olun. Ancak, depresif kişinin vaktinden önce elinden gelenden daha fazlasını gerçekleştirmesi için zorlayıcı olmayın.
  • Sahte hastalık veya tembellikle suçlamayın ya da birden bire iyileşmesini beklemeyin. Birçok kişi zaman içinde uygun tedavi ile birlikte kendisini daha iyi hissetmektedir. Zamanın yardımcı olacağını sık sık hatırlatın.
Devamı

Öz Değerlendirme

Bu belirti çeşitlerini kendi durumunuzla karşılaştırmak için belirtilerinizi 3 boyutta değerlendirin: sayı, süre ve şiddet

Sayı: Kişide bulunan depresyon belirtilerinin sayısı arttıkça depresyon görülme olasılığı da artmaktadır. DSM-IV-TR tanı ölçütleri el kitabına göre klinik (majör) depresyon tanısı koyabilmek için yukarıda sıralanan belirtilerden 5 veya fazlasının kişide görülüyor olması gerekmektedir.

Süre: Kişide bulunan depresyon belirtilerinin süresi arttıkça depresyon riski de artmaktadır. DSM-IV-TR tanı ölçütleri el kitabına göre klinik (majör) depresyon tanısı koyabilmek için yukarıda sıralanan belirtilerden 5 veya fazlasının en az 2 hafta boyunca kişide görülüyor olması gerekmektedir. (Depresyonun daha hafif bir formu olan distimik bozukluk için kronik depresif duygu durumun en az 2 yıl boyunca görülmesi gerekmektedir.)

Şiddet: Birçoğumuz, duygusal açıdan acı hissetmemize rağmen günlük var oluşumuzla başa çıkmaya devam ederiz. Depresyonun bazı belirtileri günlük yaşam sınırları içinde olmakla beraber klinik depresyon belirtilerinin sayısı ve süresi ile birlikte şiddeti kişinin başa çıkma becerilerini belirgin biçimde etkileyebilmektedir.

Depresyon İyileşebilen Bir Bozukluk Mudur?

Çok ciddi bir rahatsızlık olmasına rağmen depresyon yüksek ölçüde tedavi edilebilir bir bozukluktur ve antidepresan, psikoterapi veya çeşitli bütüncül tedavilerin bileşimine olumlu tepki vermektedir. Maalesef depresyon görülen kişilerin büyük bir çoğunluğu, belirtilerin anlaşılmamasından veya yanlış teşhis edilmesinden ya da insanlar yardım arayamayacak kadar zedelenmiş olduklarından tedavi desteği aramamaktadırlar. Aile bireyleri veya yakın çevre, depresif hastanın uygun tedavi arayışını desteklemelidirler.

Unutulmaması Gereken:

Depresyon,

  • Asla göz ardı edilmemesi gerekmektedir
  • En sık görülen psikiyatrik bozukluklardan biridir
  • Kişisel zayıflığın bir belirtisi değildir
  • Tedavisi olan bir bozukluktur
Devamı

ANOREKSİYA NERVOSA

Beden anababaya aittir. Beden işlevlerini bile denetleyebildiğini hissetmez. Mükemmel kız görüntüsünün altında derin değersizlik duyguları vardır. Temelde çocukla annesi arasında baştaki ilişki bozuktur. Anne çocuğu çocuğa göre değil, kendi gereksinimine göre beslemiştir. Çocuğun istekleri değer verilen tepkiler almazsa kendilik (self) duygusu sağlıklı gelişmez, çocuk kendini özerk bir sistem değil, annenin uzantısı gibi hisseder. Kişilik kazanamaz. Çocuk ayrı bir birey değil, annenin sağ kolu olarak yetiştirilir. Borderline kişilikle ilişkilidir. Annesinin kendisini terk etmemesi için mükemmel olmak ister. Anoreksiya buna karşı isyan olarak başlar. Ailelerinde ağsılık (enmeshment) özelliği vardır, yumak ailedir. Burada kuşaklar ve kişiler arasında sınır yoktur. Hiçbir üye kendini aile matriksinin dışında tanımlayamaz ve herkes herkese karışır. Çocuk anneden ruhsal olarak ayrılamaz, kendi beden imgesini kuramaz.

AN’nın çekirdeğini yoğun açgözlülük, oburluk oluşturur. Ama oral istekler o kadar kabul edilemezdir ki, bunlarla sadece yansıtmalı olarak ilgilenilebilir. Böylece yansıtmalı özdeşimle, obur, isteyici kendilik tasarımı anababaya aktarılır. Hastanın yemeyi reddine yanıt olarak anababa yeyip yemediğiyle ilgilenme durumunda kalır, ve isteyici olan onlar olur. Kleinian görüşle, AN diğerlerinden iyi şeyler almaya yeteneksizliktir. Yiyecek veya sevgi almaya ilişkin herhangi bir hareket onları, istediklerine sahip olamayacağı gerçeğiyle karşı karşıya bırakır. Bunun çözümü kimseden hiçbir şey almamaktır.

Kıskançlık ve açgözlülük bilinçdışında çok yakın bağları olan kavramlardır. Hasta annesinin sahip olduğu iyi şeyleri kıskanır: Sevgi, merhamet ve besin. Fakat bunları elde etmesi kıskançlığını artırır. Bunları inkar etmek kıskanılan şeyi çarçur etme yolunda bilinçdışı fanteziyi destekler. Bu, Ezop’un fablındaki erişemediği üzüme ekşi diyen tilkiye benzer: “Benim sahip olabileceğim hiçbir … Devamı